HAKKINDA



Herkese merhaba!

Bloğumu iki senedir yazmama rağmen bir “hakkında” kısmı yazmaya elim değmedi. Bunun nedeni henüz oluşmamış bir blogla ilgili peşin hükümlü sabit bir konseptin hakkında yazmak yerine önce bloğun şekillenmesini beklemek istemem oldu. Diğer türlü yeni doğan bebeğin karakterinden bahsetmiş gibi hissedecektim bir nevi; bebeğin karakteriyle ilgili konuşmak için önce onu benim tanımam, nasil geliştiğini izleyip karakteri ile ilgili bir fikir edinmem gerekti sanki. 2 senedir yemek tariflerimi paylaşıyorum ve şu an bloğumun nasıl oluştuğunu ve ne amaçla blog yazdığımı daha iyi açıklayabileyecek noktaya geldim. 

Benim blog yazmaya başlamamdaki ilk amaç aslında kendi yemek defterimi oluşturmaktı; “kimse okumasa bile benim işimi görür” diye düşünüyordum. Yazmaya başladığımda da Türkiye’de evde yapılan yemeklere değişik bir soluk getirmek istediğimi farkettim; zira eşim ve ben ve bir kaç tanıdığım daha yemek kültürümüzü geliştirmeye özen gösteriyoruz. Son derece salaş mekanlardan hatta sokak satıcılarından tutun da yurt içi ve yurt dışı pahalı restoranlara dek bir çok yerde yemek yedik. Yeni tatlar denemeyi, yeni malzemeler tanımayı seviyoruz. Sofrada bulunmayı ve yemekle birlikte içten bir muhabbet etrafında toplanmayı da keza. Şu ana dek pek çok sofrayı paylaştık bu dostlarımızla. Ama sadece restoranlara gitmek yeterli ve hatta mümkün olmuyor; kişinin kendi mutfağında pişirdiği yemeğin yerini hiç bir yemek tutmuyor. 

Bazı tariflerim uğraştırıcı, pahalı/bulunmaz malzemelerle yapılıyor gibi görülebilir. Ama bu doğru değil; şu ana dek paylaştıklarımın içinde tek tük tarif hariç hepsinin malzemesini İstanbul’daki semt pazarlarından ya da süper marketlerden edindim. Doğru olan şey ise bu malzemenin ve bu malzemeyle değişik bir şeyler yaratmanın peşine düşmüş olduğum. Benim bir amacım da bu yüzden sofrada fark yaratmak. Damak zevkimizi mümkün mertebe geliştirmek. Bunun da bloğuma yansıması kaçınılmaz oldu. 

Bir çok yemek kitabını, yemek dergisini, yemek bloglarını ve programlarını tarıyorum. Sürekli yeni kombinasyonlar, yeni lezzetler peşindeyim. Aslında hiç bir yemeği blogum için yapmıyorum; kendi soframız için yapıyorum. O gün ne yemek istiyorsak, o gün pazarda ne tazeyse ona göre şekilleniyor yemeklerim de. Beğendiklerimi, özel olduğunu düşündüklerimi paylaşıyorum. Kimi zaman çok bilindik yemekler oluyor soframızda; kimi zaman da füzyon mutfağı, dünya mutfağı tarzında şeyler. Ama her yemekte kendi dokunuşumu yaratmaya çalışıyorum. 

Bloğum görünüş olarak da çok gelişti bu üç yıl içinde. Amatör bütçe içinde kalarak ve bir çok insanın da fikrini alarak bloğumu güzelleştirmeye çalıştım. Benimle birlikte bloğuma kafa yoran, önerilerde bulunan bu kişilerin hepsine teker teker teşekkür ederim. Sayelerinde başladığım yerde değilim; bir ilerleme kaydettim. İlk zamanlarda iPhone ile çektiğim fotoğraflarım berbattı; şimdi ise bir yandan yemeği karıştırırken ya da hazır yemeğimin dumanı tüterken amatör bir fotoğraf makinası ile yemeklerimi resimliyorum. Her aşamayı bu resimlerle de desteklemeye çalışıyorum çünkü bazen yazsanız da yeteri kadar açık olamayabiliyor. 
İlk başta domain adı almak aklımda bile yoktu; ya da sosyal medyada hesap açmak. Fikirlerini benimle paylaşan herkesten çok şey ögrendim, hepsi sağolsun varolsun. Özellikle teşekkür etmek istediğim tek kişi ise eşim; onun desteği ve iştahı sayesinde mutfağa olan ilgim oluştu :)

Tariflerimi uygulayan kişilerin hepsinden geri bildirim almak mümkün değil; ancak eşim dostum arasında tariflerimi uygulayanlar bana her zaman çok coşkulu geri bildirimlerde bulundular sağolsunlar:

 “Kuru dolma tarifini uyguladım; herkes bayıldı!”

“Enginarlı fava tarifin mükemmel!”

“Ekmek üstü tarifini öyle çok sevdik ki her gün yaptık ama artık ara vermemiz gerekiyor :)”

Kendimiz için yaptığım bu paylaşımlardan birileri de yararlanıp mutlu olmuşsa ne mutlu bana :)

Sevgiler

iletisim: bloggeradmin@sofravemuhabbet.com

No comments: